sv

Afet Yönetiminde Genel Etik Davranışlar

833 Okunma — 14 Mart 2021 16:27
AFET YÖNETİMİNDE GENEL ETİK DAVRANIŞLAR

Merhaba değerli okuyucular…

Yazdığım bu ilk yazımda sizlere afet esnasında yapılması gereken etik davranışlardan biraz bahsedeceğim. Yazıma başlamadan önce bilmemiz gereken, “Etik nedir?” tanımını yapmak istiyorum:

 Etik, genel olarak ahlaki açıdan doğru-yanlış ya da iyi-kötü ile ilgilidir.

Konumuza karşılaştığım bir afetzedenin yaşadığı etik dışı davranıştan bahsederek devam etmek istiyorum.

Zaman mı insanları değiştiriyor insan mı zamanla değişiyor? Tartışılacak bir konudur bu. Afet durumunda can kurtarma önceliği vardır her zaman. Karşılaştığım durumda afet esnasında olay yerinde iki yaralının ilk yardıma ihtiyacı vardı ilk müdahale çevredeki kişilerden geldi. İlk yardım eğitimi almış bir vatandaş olaya müdahale etmek üzere hemen harekete geçti. Bu hareketi esnasında yapılması gerekenin aksine yapılmaması gerekeni yaptı, önceliği olan yaralıya değil de tanıdığına ilk yardım uygulaması benim dikkatimi çekti. Böyle bir olaya tanık olduktan sonra etik davranış ile ilgili yazı yazmayı düşündüm.

Etik sorunlar, davranışın iyi olmasıyla ilgili tereddütlerin veya itirazların ortaya çıktığı durumlardır. Davranışı belirleyen zihinsel süreçte de davranışın sergilendiği toplumsal ortamda da söz konusu olabilirler. Etikle ilgili sorunlu durumlar çerçevesinde “ikilem” ve “ihlal” gibi iki ana kategori bulunmaktadır. İkilem, kurala bağlanmamış durumlarda karar vericinin yaşadığı seçim sorunu olarak görülebilir. İhlali ise mesleki eylemi düzenleyen standart kuralların çiğnenmesi olarak tanımlamak mümkündür.

Etik ikilemlerde farklı ilkelerin veya kuralların, yol gösterici olarak eş zamanlı ve birbirine yakın ağırlıklı olarak devreye girmesi, her birinin farklı bir davranış seçeneğini gerektirmesi söz konusudur. Bu durumda bir ilkeye uygun davranmak bir diğerine aykırı olmaya neden olmaktadır. Bir başka deyişle, bir değeri korumak bir diğerini harcamayı zorunlu kılmaktadır. Etik ihlali ise davranışın belli bir veya birkaç ilkeye veya kurala, tereddüde yer bırakmayacak biçimde aykırı olmasını ifade eder. Genellikle ilkeler arasında ikilemlere düşüldüğünü, ihlal edilenin ise daha çok kurallar olduğunu söylemek olanaklıdır.

AFET YÖNETİMİNDE GENEL ETİK İLKELER 

DAYANIŞMAUluslar ve toplumlar, afetlerin etkilerinden hızla kurtulmak ve afet mağdurlarına yardım etmek amacıyla dayanışma ruhu içerisinde işbirliği yapmalıdır. Dayanışma ruhu oluştururken mutlaka adalet ilkesinden sapmamak gerekmektedir. Bir diğer ifade ile standart bir yaklaşım modeli yerine, farklı kesimlerin farklı ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlanmalıdır. Riskleri azaltma tedbirlerinin faydalarına ilave olarak, afetlerin yükleri ve maliyetleri, en hassas bireyler ve toplumlara özel önem verecek şekilde adil bir şekilde paylaşılmalıdır.

TARAFSIZLIKAfetin önlenmesi, afete hazırlık, sıkıntıları dindirme ve yeniden yapılanma tedbirleri, belli gruplar arasında veya belli bir grup içerisinde herhangi bir kayırmacılık yapmadan sadece gerçek ihtiyaç temelli olarak sağlanmalı ve uygulanmalıdır. Benzer şekilde, afetlerin önlenmesi, hazırlıkları, acil ihtiyaçları giderme, hızla müdahale ve yeniden yapılanma tedbirleri, politik, ırksal, dinsel veya ideolojik tartışma ve sadece bireyleri koruma hedefi olmaksızın alınmalıdır. Ayrıca, insan haklarının, çevrenin, varlıkların ve her türlü mirasın yasal olarak korunması ile birlikte, herhangi bir afetten kurtulma veya hızla eski haline erişme kabiliyeti kazanılmış olur.

İNSANLIK:İnsan haklarına genellikle uluslararası sözleşmelerin çoğunda vurgu yapılmış olup, özellikle Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında çıkarılan ve üye ülkelerin tamamı tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi özel bir değer taşımaktadır. Yine aynı amaca yönelik olarak 1950 yılında Avrupa Konseyi tarafından çıkarılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan çok sivil ve politik hakların korunmasına öncelik vermiştir. Tüm insanlara hoşgörü, merhamet, saygı, yapısını, kökünü, afetin süresini ve yerini dikkate almaksızın, tüm durumlarda insanca davranmalı ve özellikle daha zayıf ve hassas olan gruplara ihtimam gösterilmelidir. Tüm afet mağdurlarının hakları ve onurlarına tüm durumlarda saygı gösterilmeli ve korunmalıdır.

AYRIMCILIĞIN OLMAMASI: Afetler için hazırlıklar, afetlerin etkilerini azaltmak ve engellemeye yönelik tedbirler ve refahı yaymak hedefi ve iyileşmeyi desteklemek amacıyla ve temel hakların güven altına alınması hedefi ile yapılmalıdır. Ayrıca bu hazırlıkların, cinsiyet, cinsel yönlendirme, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka düşünce, etnik grup, ulusal azınlık bağlantısı, sosyo-ekonomik durumlar, doğum, engellilik, yaş veya diğer statüler gibi herhangi bir zeminde ayrım gözetilmeksizin uygulanması gerekmektedir.

İŞ BİRLİĞİ: Devletler politik, ekonomik ve kültürel farklılıkları dikkate almadan işbirliğine önem vermelidir. Ülkelerin kapasitelerine uygun olarak, afetlere karşı direnç artırılmalı ve afetlere maruz kalanların insan haklarına saygı gösterilmesi güven altına alınmalıdır. Ayrıca afetlerin sınır ötesi muhtemel etkisi azaltmak amacıyla birlikte harekete geçmeye özellikle önem verilmelidir.

ORTAK SORUMLULUK:  Ulusal ve yerel kamu otoriteleri, özel ticari sektör, tarım ve endüstri, hükümet dışı organizasyonlar, bireyler ve medya, acil durumlarda etkin katkı sağlama ve afet risklerine maruz kalma halinde olumsuz etkinin önlenmesi ve azaltılması konusunda ortak bir sorumluluğa sahiptirler. Tüm bu aktörler, gerektiğinde bağımsız olarak sürece katkı sağlayabilecekleri gibi gerektiğinde birden fazla özel veya kamu kurumları ile iş birliği yaparak afetlerin her aşamasında olumsuzlukları yok etmek veya azaltmak durumundadırlar.

SAYGI: Saygı, herhangi bir ilişki içinde olunan bir kurum, birey ve benzerine, söz konusu varlık veya oluşumun ilgi ve duygularının farkında tutum sergilemek, buna göre uygun bir davranış tarzını ,tutumu benimsemektir, Genellikle, ilişkide olunan, iletişim kurulan varlık veya oluşumun hak, değer, inanç ve her türlü özelliğini göz önünde tutmak bunlara önyargısız yaklaşmayı içerir. Her ne kadar tersi gibi gözükse de saygı kavramı haklar kavramının varlığından önce gelir ve haklar kavramına dayanmaz.

Aslında bu tanımları çoğumuz görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz. Fakat bunu hayatta uygulamaya gelince çok umursamayabiliyoruz, unutuyoruz, basite indirgiyoruz. Bu tanımları bilip hayatımıza uygularsak tüm insanlar olarak daha iyi, daha mutlu bir yaşantımızın olacağına inanıyorum. İnsan kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa başkalarına da ona göre davranmalı, empati yapmayı unutmamalıdır. Hayatta bize kalacak olan yaptığımız iyiliklerdir, ne para ne pul elimizde kalır sadece yaptığımız iyilikler. Yazımı Demokritos’ un şu sözüyle sonlandırmak istiyorum:

“Üç kimseye mutlaka saygılı olunuz: Kendi evinizdeyken, ailenize; sokaktayken, gelip geçenlere; yalnızken, kendinize.”  

Sıradaki içerik:

Afet Yönetiminde Genel Etik Davranışlar