
İklim değişikliği, oluşumu uzun yıllar süren hava olaylarını, okyanusları, kara yüzeylerini ve buzulları etkileyerek bir takım değişikliklere sebep olan olaylardır. Yavaş ilerleyen olaylar olmasına rağmen olumsuz etkileri son zamanlarda büyük ölçüde hissedilmeye başlanmıştır. Bu etkiler insanların günlük yaşamının sekteye uğramasına ve yaşam kalitelerinin düşmesine sebep olmaktadır. İklim değişikliğini arttıran faktörlere baktığımızda ise sera gazındaki artış, nüfus artışı, sanayileşme, fosil yakıtların getirdiği kirlilik gibi insani faaliyetlerin artışını sağlayan birçok durumun sebep olduğunu görmekteyiz. Değişikliği arttıran faktörler arasında en büyük pay biz insanlara aittir. Çünkü; bizler gereksinimlerimizi karşılamak için kullandığımız araç ve gereçleri seçerken ne yazık ki bir çoğunu doğaya karşıt olanlarından tercih ediyoruz. Baktığımız zaman; parfümlerde, klimalarda, buzdolaplarında ve araba egzozlarında bulunan kloroflorokarbon gazı ozon tabakasının parçalanmasına neden olmaktadır. Böylece dünyaya düşen UV ışınlarının artması sonucu bazı hastalıkların oluşması ve canlı türlerinin yok olması durumu ile karşı karşıya kalınmaktadır. Tabi ki sadece saydıklarımızla kalmamakla birlikte bunların yanında elektrik santrallerinde, fabrikalarda, arabalarda ihtiyaç duyulan enerjiyi fosil yakıtlar (kömür, petrol, doğalgaz) tarafından karşılamaktayız. Bahsedilen yakıtların kullanılması havadaki karbon miktarını arttırarak iklim değişikliğine katkı sağlamaktadır.
Atmosferi kirletici maddelerin, kullanım oranlarını arttırmaya devam ettiğimiz sürece, iklimin değişimini hızlandırmış olacağız. İklim değişikliği; buzulların erimesine, bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına, yağış rejimindeki değişimler nedeniyle kuraklığın artmasına, insanlarda bir takım sağlık problemlerinin görülmesine, tarımsal ve içme amaçlı su ihtiyacının artmasına, sosyoekonomik sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Dünya var olduğundan beri iklim değişmektedir. Ani gelişen değişikliğe ekolojik sistem ayak uyduramamakta ve yukarıda bahsettiğimiz sorunlara sebep olmaktadır. Bu sorunları önleyebilmek için afet yönetimini uygulamamız gerekir. Çünkü; iklim değişikliğinin etkileri afetlerin oluşumunu etkilemektedir. İklim değişikliğine uyum ile afetleri azaltma çalışmaları birlikte düşünülmelidir. Öncelikle afet yönetimindeki ilk aşama olan risk yönetimi kısmını uygulamalıyız. Risk yönetimi iki evreden oluşur. Birincisi zarar azaltma evresi, ikincisi ise hazırlık evresidir. Yani iklim değişikliği yaşanmadan daha doğrusu etkilerini göstermeden neler yapabileceklerimizi, zararı nasıl azaltabileceğimizi düşünmemizi ve bunlar için hazırlık yapmamızı kapsamaktadır. Böylece olası bir durumun etkilerini azaltabiliriz. Afet yönetiminin ikinci aşaması kriz yönetimidir. Kriz yönetiminde ise iklim değişikliği etkileri oluştuktan sonra yapılan müdahale ve iyileştirme çalışmalarını içermektedir.
Kısacası, iklim değişikliği etkileri görülmeden önlemler almalıyız. Şöyle ki iklim değişirken bizlerde değişmeliyiz. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz her şeyi bu değişikliğe göre uyarlamamız doğa yanlısı bir yaşam sürdürmemiz gerekmektedir. Bunun için sera gazı salınımını azaltmamız, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımlarını arttırmamız, fosil yakıtların kullanımını en aza indirmemiz ve insanlardaki iklim değişikliği farkındalığını arttırmamız gereklidir. Aynı zamanda Amerikalıların 3R Kuralından (Reduce-Reuse- Recycle) faydalanabiliriz. Yani az tüket, yeniden kullan ve geri dönüştür mantığıyla hareket edersek ve herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse daha yaşanılabilir bir dünya elde edebiliriz.
Son olarak yazımı Alman doğa bilimci Johann Wolfgang Von Goethe’nin bir sözüyle bitirmek istiyorum. ‘‘Bilmek yetmez uygulamak lazım; istemek yetmez yapmak lazım’’
KAYNAKÇA
İklim Değişikliği Nedir, Nedenleri, Etkileri, Çözümleri
Yorum Yaz